Ocak Ayı- Öğretmen Maaşı
Ben de çok isterdim öğretmen olarak refah düzeyim yüksek olsun. Öğretmen maaşıyla her şehirde rahatça yaşayabileyim. Güzel evlerde oturup iyi arabalara bineyim ya da gerçekten hak ettiğim istediğim tatili yapayım. Yeni yerler göreyim ülkemi ve dünyayı dolaşayım. Tiyatro, sinema, konser gibi etkinliklere katılırken yeni kitaplar ya da yeni kıyafetler alırken parayı düşünmeyeyim. Böyle olmasını ben de isterdim.
Peki ama sürekli fedakarlıkla anılan mesleğimiz öğretmenlik, gerçekten bize bunu vaat etti mi?
Bu ülkede öğretmenler ne zaman hak ettiği maaşı alabildi?
Tevfik Fikret’in ilk öğretmenliğe başladığı yıllarda bütçeyi denkleştirebilmek için tüm memurların maaşlarından %10 kesinti yapılmış. Dünya savaşı öncesinde ve sonrasında öğretmen maaşlarının aylarca geciktiği zamanlar olmuş. Kemal Sunal’ın 1988 yapımı “Öğretmen” filmini izlerseniz öğretmen maaşlarıyla İstanbul’da yaşamanın o dönemlerde de ne kadar zor olduğunu görmek mümkündür.
Bu meslek çoğu zaman böyleydi. Hükümetlerin ekonomi politikalarıyla zaman zaman alım gücümüz yükseldi. Ama hiçbir zaman yukarda bahsettiğim gibi rahatça yaşayabilecek şartlar oluşmadı. Bugün bu insanca maaş meselesi sadece bizim meselemiz değil akademisyenlerin, doktorların, mühendislerin, özel sektör çalışanlarının, emeklilerin, asgari ücretlinin de ortak meselesi. Özetle öğretmenin alım gücünün yükselmesi toplumun tüm orta ve alt sınıflarının ortak mücadele alanıdır.
Biz bunları bilmeden tercih yaptıysak kabahat biraz da bizimdir. Elbette en iyisini istemek hakkımız. Bunda hiçbir sakınca yok. Fakat biraz tarihsel gelişime de bakıp ona göre bir değerlendirme de yapmalıyız. Toplumun sorunlarını çözmek için birlikte çalışmazsak hep birlikte yoksulluk sınırından açlık sınırına doğru gideceğiz.
Öğretmenin gerçek sorumluluğu okul müdürüne, ilçe milli eğitim müdürüne, kaymakama, valiye filan değildir. Öğretmen doğrudan topluma karşı sorumludur. Öğretmen toplum için bir hizmet yapmaya karar vermiş bir kişidir. Her kim öğretmen olmak istiyorsa biraz eğitim tarihi okusun. Öğretmenlerin çıkardıkları yayınlara bir göz atsın. Ona göre bu tercihte bulunsun. Bunları bilmeden göz önünde bulundurmadan sorumluluktan kaçarak sadece maddi haklar isteyerek öğretmenlik yapılamaz.
Uzun soluklu bir yolculuğa girdiğimizin bilincinde olmamız gerekmektedir. Biz toplum için bu hizmeti yerine getirmeye karar veren kişiler olarak kendi öğrencilerimizi birlikte oluşturacağımız bir ülkü, bir ideal, bir dava yoluyla yetiştirerek hak arama mücadelemizi sürdürmeliyiz.
Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak bu yüzden hala güncelliğini koruyan bir hedef olarak aklımızın bir kenarında durmaktadır.
Öğretmenin mücadelesi doğrudan toplumu oluşturan tüm kesimlerin hak arama mücadelesidir. Öğretmen isterse toplumu uyandırır. Öğretmen isterse 20 milyona doğrudan bir hedef gösterir.
Öğretmenliği, Türk eğitiminin, Türk çağdaşlaşmasının, Türk modernleşmesinin adına ne dersek diyelim belki de 200 yıldan beri süregelen bu hareketlerin tamamlanması için karar verecek bir meslek olarak görüyorum. Biz bugün karar verir çalışmaya başlarsak belki de dünyanın en uzun süren bu modernleşme hareketlerini sonunda başarıya ulaştırabiliriz.
Biz istersek muasır medeniyetler seviyesinin üstüne toplumun tüm kesimleriyle birlikte çıkacağız ve hep birlikte refaha kavuşacağız.