Son Yazılar
Bir Soruyu Yeniden Düşünmek: Ölçmek Neyi Meşrulaştırır?
Cumhuriyetin Son Yıllarında Öğretmenin Aydın Sınıftan Ayrılışı Üzerine
Öğretmenler Neden Artık Öğretmenliği Tavsiye Etmiyor?
2025 – Eğitimin Gerçek Gündemi: Kitap Okumak
Ocak Ayı- Öğretmen Maaşı
SINIFLARI ÖĞRENCİLER TEMİZLESİN
Türkçe ve Dillerin Eşitliği
Öğretmenler ve Okul Yöneticileri İçin Bir Öneri: Okul Temelli Bir Mesleki Gelişim Modeli
Öğretmenlik Meslek Kanunu Meselesi 2
Öğretmenlik Meslek Kanunu Meselesi
Müfredat
Öğretmenin Pirus Zaferi
EĞİTİMİN 200 YILDIR DEĞİŞEN AMAÇLARI-ZEKİ SARIHAN
CUMHURİYET VE EĞİTİMDE YIKIM SÜRECİ
Metin Özdamarlar’dan Sosyal Bilgiler Müfredatı Değerlendirmesi
Kutlu Altay Kocaova’dan TC İnkılâp Târihi ve Atatürkçülük Dersi Müfredat Değerlendirmesi
Osmanlı’da İlk Çağdaş Eğitim Bilimci Selim Sabit Efendi
Hareket Vakti
EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ (Ülkü Sayar)
Işık ve Gücü (Gizem KAYA)
EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ (Ali Kuruca)
YÜZDE ELLİ MÜLAKAT YÜZDE SIFIR LİYAKAT
Üniversite Mezunlarının İstihdam Sorunu
Atatürk, Truva Savaşı’nın her detayını neden inceledi?
PİSA’NIN ÖTEKİ YÜZÜ
ABD Demokrasisine İlham Olan Anadolu Uygarlığı: Likya
FİLİSTİN ŞİİRİ (Mustafa KAÇAR)
Kabine Toplantıları ve Ataması Yapılmayan Öğretmenler
Tûtî-i Mu’cize Gûy
Herkes Okusun, Yeteneği Olanlar Daha Çok Okusun (Zeki SARIHAN)
EĞİTİMDE EŞİTSİZLİK ( MUSTAFA PALA)
Eşitlenen Fırsatlar
Kapitalizmin Sanat Eğitimi
Yeni Güzellik Notaları
DÜNYANI DEĞİŞTİREN ANAHTAR
Aziz Nicholas’tan Noel Baba’ya
Tüm Öğretmenlere Çağrımızdır
Tüm Öğretmenlere Çağrımızdır (2)
İlk Dosya Konumuz : Eğitimde Fırsat ve İmkan Eşitliği
Nitelikli Eğitime Odaklanma Zamanı
SRİ LANKA: İnci ve Gözyaşı
ÖĞRETMEN ÇİZİMLERİ
Yapay Zeka ve Uzay
Yeni Nesil Öğretmen Kitabı Yazarı Metin Özdamarlardan Okuma Önerileri
STEM EĞİTİMİ
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Bir Soruyu Yeniden Düşünmek: Ölçmek Neyi Meşrulaştırır?

Bir Soruyu Yeniden Düşünmek: Ölçmek Neyi Meşrulaştırır?
20.11.2025 17:29 | Son Güncellenme: 20.11.2025 21:30
A+
A-

Bir eğitim sistemi, yalnızca öğrenciyi değerlendirme biçimiyle tanımlanmaz;

aynı zamanda hangi beceriyi toplumsal değer hâline getirdiğiyle de tanımlanır.

Ve her sınav, açıkça yazmasa da bir varsayım taşır:

“Bu ülkede değerli olan şey budur.”

Bugün Türkiye’de tartışma, teknik görünen bir soruya sıkışmış durumda:

“Çoktan seçmeli mi, açık uçlu mu?”

Oysa bu, yöntemi konuşarak düşünceyi kaçırma riskini taşır. Asıl soru daha üsttedir ve kaçınılmazdır:

Biz bu ülkede hangi zihniyet formunu ödüllendirmek istiyoruz?

Sınav yalnızca yanıt toplamaz;

düşünme biçimi üretir, hafızayı şekillendirir, anlamayı kurar.

Bu nedenle sınav sistemi, pedagojik bir araçtan önce, kamusal aklın mimarisidir.

Bilmek mi, Gerekçelendirmek mi?

Modern dünyada bilgi, artık sahip olunacak bir varlık değil;

işlenmesi, dönüştürülmesi ve ilişkilendirilmesi gereken bir süreçtir.

Bunun bir sonucu var:

Bir şeyi bilmek artık yeterli değil; o bilgiyi niçin savunduğunu açıklamak zorundasın.

Çünkü çağ, “doğru cevap” çağını geride bıraktı. Belirsizliğin hâkim olduğu bir dünyada,

temel beceri doğruyu seçmek değil; doğruyu kurmaktır.

Açık uçlu soruların değeri burada ortaya çıkar.

Bu sorular öğrenciden yalnız bilgi değil,

düşünsel sorumluluk talep eder.

Ve düşünsel sorumluluk, demokratik bir toplumun en temel davranışıdır.

Asıl Direnç Nerede?

Bu dönüşüme itiraz edenler genellikle teknik gerekçeler sunar: “Kağıtlar nasıl okunacak? Zaman yetmez. İnsan hatası olur.”

Oysa direnç çoğu zaman teknik değil;

alışkanlıkların güveni ile ilgilidir.

Standartlaştırılmış testler,

hız, düzen, ölçülebilirlik ve kontrol hissi üretir.

Ancak aynı anda zihin için dar bir hareket alanı yaratır.

Bu, bir konfor alanıdır.

Ve konfor, düşünceyi her zaman beslemez.

Bir toplum, kendi bilişsel güvenli alanının dışına çıkmayı göze almadan

yenilik iddiasında bulunamaz.

Teknoloji Çözüm Değil, Eşik

Yapay zekâ, tartışmanın merkezine konulduğunda konu yanlış çerçevelenir.

Mesele teknoloji değil; teknolojinin hangi epistemolojik düzende kullanılacağıdır.

Makine, hız sağlar.

İnsan, anlam verir.

Birinin yokluğu sistem hatası yaratır;

diğerinin yokluğu anlam erozyonu doğurur.

Dolayısıyla mesele şu değildir:

“Yapay zekâ sınavı okuyabilir mi?”

Elbette okuyabilir.

Gerçek soru şudur:

Biz hangi tür doğruluğu güvenilir buluyoruz  ölçülmüş olanı mı, açıklanmış olanı mı?

Bu soruya verilen cevap,

bir sınav sisteminden çok daha fazlasını belirler: bir toplumun hakikati nasıl inşa ettiğini.

Geçiş Değil, Eşik

Açık uçlu maddeler, pedagojik bir yenilik değildir; zihinsel bir eşiktir.

Bu eşik geçildiğinde,

ölçme-değerlendirme artık yalnızca öğrenciyi sınıflandırmak için değil,

düşüncenin kamusal niteliğini geliştirmek için var olur.

Ve bu, sınavları zorlaştırmak değil;

toplumu yetişkinleştirmektir.

Çünkü özgüven sahibi ülke,

gençlerinin karmaşık cümleler kurabileceğini varsayar. Varsayım, ilerlemenin ilk biçimidir.

Türkiye bugün önemli bir kararın eşiğindedir.

Bu karar bir soru formatı meselesi değildir.

Bu karar şunu belirleyecektir:

Gelecek kuşağı bilgiyle donatılmış sessiz zihinler olarak mı, yoksa düşüncesini   temellendirebilen, kendi iddiasını üreten bireyler olarak mı yetiştireceğiz?

Her nesil kendine bir görev seçer.

Bizim neslimizin görevi, gençlerden daha fazla cevap istemek değil;

onların daha karmaşık sorular kurmasına alan açmaktır.

Çünkü gerçek ilerleme,

cevabı bilen toplumlarda değil,

sormaktan vazgeçmeyen toplumlarda şekillenir.

Ve bu sefer seçilecek bir şık yok.

Sadece bir yön var:

Bilincin olgunlaştığı bir ülke olma yönü.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.